Napolyon kompleksi olarak da bilinen kısa olmanın verdiği birtakım psikolojik etkilerden bahsedeceğiz. Bundan önce neden bu durumun Napolyonla birleştiğinden bahsedelim. Tarihte bunu ilk yaşayan kişi değildir. Bu sendromu yaşayan en ünlü kişi olması sendroma ismini vermesinde etkili olmuştur.
Napolyon kompleksi yaşayan kişiler boylarının kısalığını bir eksiklik olarak algılamaktadır. Boylarının kısalığının üstesinden gelmek için daha otoriter ve asabi davranmaktadırlar. Alfred Adler‘in teorisine göre bunun ismi ödünleme davranışıdır. Ödünleme davranışına göre günlük hayatta yaşadığımız, ebeveynlerimizden getirdiğimiz veya vücudumuzda bulunan eksikliklerin üstesinden gelmemiz gerekir. Bu eksiklikleri farklı davranışlarla ödünlemeye çabalarız. Bu noktada hepimiz farklı tepkiler ortaya koyabiliriz. Bunun üzerine bazı örnekler durumu daha iyi açıklayabilir.
Ödünleme Davranışları
Napolyon kompleksi gibi daha birçok ödünleme davranışını günlük hayatımızda görebilir.
Örneğin, akademik hayatında başarısız olan bir çocuk kendisini spor, sanat gibi alanlarda geliştirir. Bu konuda başarılı olması onun akademik hayatındaki başarısızlığı ödünleme göstergesidir.
Örneğin, vücut uzuvlarında bir eksiklik olan birisi kendisini akademik anlamda geliştirerek eksikliğin üstesinden gelir.
Bunun gibi bazı komplekslerin isimleri vardır. Napolyon kompleksi sadece bunlardan biridir.
Peki kompleksler dışardan bakıldığında da bunu yaşayan kişinin bakışı kadar kötü mü ?
Takıntı haline gelen durum yani kompleks aslında kişinin gördüğü kadar kötü değildir. Hatta bazen durum kötü olarak bile nitelendirilmez. Napolyon kompleksine geri dönelim. Aslında Napolyon kısa değildir. Ortalama bir Fransız erkeğinin boyu 1.64 cm iken onun boyu 1.67 cm’dir yani kompleks dediğimiz şey ortada hiç varolmayan bir takıntıdan kaynaklanır. Komplekslerin aslında varolmadığına başka bir bir kanıt olarak farklı bir kompleks türünü inceleyelim.
Aşağılık kompleksi kişinin kendisini diğer insanlardan aşağı düzeyde görmesidir. Hatta bazı durumlarda birey kendi görüşüne göre onu algılayan ve değer biçen insanlardan daha az değer biçer kendisine. Kendisiyle alakalı durumlar olduğunda paniğe kapılır, ne yapacağını bilemez ve iletişimde karşı tarafa saldırabilir bir hale gelir. Burada saldırı ve paniğe kapılma tepkisiyle aslında kendisini aşağı görme durumunu ödünlemeye çalışır.
Sonuç olarak,
Yukardaki örneklerden de anlayacağımız gibi kompleksler aslında varolmayan sadece kişinin bakışına göre şekillenen takıntılardır. Bu takıntılar büyüdükçe kompleks de büyüyerek kendisinin yarattığı huzursuzluğu ödünleme davranışlarıyla azaltmaya çalışır ancak bu bitmez. Giderek büyür ve kişinin normal hayatını yaşayamamasına sebep olur. Böyle durumlarda yardım almaktan çekinmeyiniz.